ÜNİVERSİTELİ OLMAK : TATLI KAYGI

Öncelikle üniversiteyi kazanan gençlerimizi kutluyor ve mutlu bir gelecek diliyorum. Üniversiteye yerleşemeyen gençlerimizin de istedikleri başarıya bir sonraki senede ulaşmasını temenni ediyorum. 

Üniversiteli olmak için çok çaba harcandı.

Bütün bir yıl genç ve ailesi ders çalışmaya odaklı bir süreç geçirdi

Sınavda başarılı olmaya dair kaygılar duyuldu

Sınav sonuçları açıklandıktan sonra hangi şehir/ üniversite olsa gibi telaşlar başladı 

 Amaa o süreçler atlatıldı artık 

Sıradaki tatlı kaygı ise yeni ortam, yeni insanlar, yeni hocalar vs. 

Biraz kişisel deneyimimden bahsetmek isterim ki üniversite yılları diğer eğitim süreçlerimden daha güzeldi. 

DENEYİM DOLU YILLAR 

Bir şeyleri deneyimlenmek herkesi heyecanlandırır. Belki minik bir korku bile uyanabilir içimizde fakat özerkleşmek ve ilerlemek adına olduğunu aklımızdan çıkarmadığınız sürede her zaman bizi  ileri götürür. 

TATLI KAYGI SÜRECİNDEKİ BAZI ETKENLER 

Bu arada tatlı kaygı diye bilimsel bir terim yok fakat benim sözlüğümde ileri götüren tüm heyecanlar “ tatlı kaygı” dır. Kaygıyı hep kötü amaçlı kullanmak yerine ona güzel anlamlar yüklemek işlevsel olabilir. 

Yeni ortama girmek: Daha önce hiç girmediği bir ortama girmek kişide kaygı yarabilir. Ama duruma direkt sosyal kaygı var demek yersiz olur. Özellikle de ailesinden ayrılmış bir genç için çok olası bir duygudur. 

Bu duyguyla başa çıkmaya çalışan birden fazla gencin olacağını unutmayın 

Aynı zamanda sonuçların açıklanmasıyla beraber açılan sosyal medya hesaplarını takip edip oradaki kişilerle iletişime geçerseniz yakın mevkideki arkadaşınızla okula gidebilirsiniz. 

Dip not: Beni sosyal medya üzerinden bulan sevgili meslektaşımla ilk gün beraber okula gitmiştik ve o tatlı kaygıyı beraber yaşamıştık. O heyecanla kurulan bağ iki taraf içinde çok kıymetli oluyor. 

Aileden ayrılmak:Üniversiteye kadar aileyle yaşayan gençler için zorlayıcı bir kısım olduğunu kabul edebilmeliyiz. Bu süreç genç için zorlayıcı olduğu kadar aile içinde zor olur. Ama bu noktada duygusallık yüksek olduğu için kaçırılabilen bir kısım var. Gencin olgunlaşma, öz yeterlilik kazanıyor olması buradan geçmektedir. Ayrılabilmek, tek başına yapabiliyor olabilmek. Ayrılıktan sonraki kısmın uzun sürmesi ve çekilen üzüntünün artması aileyle bağımlı bir ilişki kurulduğunu gösterir. Bu durumda uzmandan yardım alınarak devam edilmesi süreci daha sağlıklı kılar. 

Farklı kültürlerin buluşması: Kendi üniversite yıllarımdan yola çıkarak bu kısmı size açıklamak istiyorum. Sakaryalıyım ve daha önce hiç başka bir şehirde yaşamamıştım. Başka şehirde yaşamaktan ziyade başka kültürleri tanıma fırsatımda olmamıştı. Müthiş bir deneyimdi bir çok şehirden insanın bir sınıfta nefes alması. 4 yıllık süreçteki senkronizasyon ve uyumun güzelliğini size tarif bile edemem. En güzeli de Türkiye’nin bir çok şehrinde arkadaş edinebiliyor olunması. 

Oluşabilecek kültür farklılıklarında orta noktada buluşmaya dair yaklaşım her zaman çözüme götürecektir. Ve anlayışlı yaklaşım bir zamandan sonra tüm kültürel farklılıkları ortadan kaldıracaktır. 

Daha ele alınabilecek çok konu var ama ben en çok tatlı kaygıya yol açan üç başlığı ele almak istedim. Umarım kişisel deneyimlerin size ulaşmıştır. 

Tüm gençlerimize eğitim ve hayat yolunda başarı diliyorum.  

 

                                                                                           Uzman Klinik Psikolog Fulya ÇELİK 

                                                                                                    pskfulyacelik@gmail.com